COVID-19

Necip Fazıl’ın bir sözü düşüyor aklımıza…

Diyor ki:

Hayatı fazla ciddiye almayın, nasıl olsa içinden sağ çıkamayacaksınız!

Koronavirüs Hastalığı (COVID-19), ilk olarak Çin’in Vuhan Eyaleti’nde Aralık ayının sonlarında solunum yolu belirtileri (ateş, öksürük, nefes darlığı) gelişen bir grup hastada yapılan araştırmalar sonucunda 13 Ocak 2020’de tanımlanan bir virüstür.

Salgın başlangıçta bu bölgedeki deniz ürünleri ve hayvan pazarında bulunanlarda tespit edilmiştir. Daha sonra insandan insana bulaşarak Vuhan başta olmak üzere Hubei eyaletindeki diğer şehirlere ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin diğer eyaletlerine ve diğer dünya ülkelerine yayılmıştır.

Sağlık Bakanlığı

Koronavirüsler, hayvanlarda veya insanlarda hastalığa neden olabilecek büyük bir virüs ailesidir. İnsanlarda, birkaç koronavirüsün soğuk algınlığından Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS) ve Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS) gibi daha şiddetli hastalıklara kadar solunum yolu enfeksiyonlarına neden olduğu bilinmektedir. Yeni Koronavirüs Hastalığına SAR-CoV-2 virüsü neden olur.

Belirsizlikle Barışmak Kaygı ve Endişeyi Yönetmek-Korona Günlükleri kitabın yazarı Prof.Dr. Mehmet Z.SUNGUR şöyle Diyor;

Bir virüs gelir, bol planlı ve yetiştiremeyeceğimizden endişe ettiğimiz işlerle dolu yaşamlarımızda, bize zamanla yarışmanın anlamsızlığını öğreterek yaşamı yavaşlatır, hatta durdurur.

Bir virüs gelir ve hiçbir şeyin tek kişilik olmadığını, yaptığımız ve yapmadıklarımızla yalnızca kendi yaşamlarımızı değil, başkalarının yaşamlarına da dokunduğumuzu, hatta belirlediğimizi görmemizi sağlar. Bir virüs gelir ve belirsizliğin insan yaşamının kaçınılmazlarından birisi olduğu gerçeğiyle bizleri yüzleştirir ve belirsizlikle daha barışık yaşayabilmenin gerekliliğini öğretir.

Acı da aynen belirsizlik gibi insan yaşamının kaçınılmazlarından biridir. Acının kaçınılmaz olduğu bir dünyada,  acı çekmekten daha önemli olabilecek tek şey, acı çekmeye değer bir yaşam öyküsü oluşturabilmektir.

Koronavirüs, bizlere hayatlarımızı gözden geçirip  insan acılarında anlam bulabilme ve  yaşamın yalnızca iyiyi değil tüm duyguları hissedebilmekle ilgili olduğunu fark etme ve yeni yaşam öyküleri oluşturabilme fırsatı verir.

Uzun yıllar kendini bir odaya kapatıp yalnız yaşayan Van Gogh daha sonra dağlara çıkıp resim yapmaya başlıyor…

Soranlara:

Boyama eylemi yapıyorum! der.

Ben de yazma eylemi yapıyorum. Şimdi…

Bir Cevap Yazın

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.